HAZARDTÜRK
HOŞGELDİNİZ BİLGİ PAYLAŞIMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ
KANAMA VE İLKYARDIM 2251_afet1
HAZARDTÜRK
HOŞGELDİNİZ BİLGİ PAYLAŞIMI İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ
KANAMA VE İLKYARDIM 2251_afet1
HAZARDTÜRK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HAZARDTÜRK

DOĞAL AFETLER,ARAMA KURTARMA,YANGIN,KBRN (NBC), İLKYARDIM,ASTROLOJİ PAYLAŞIM PORTALI
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 KANAMA VE İLKYARDIM

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
h@z@rd
SİTE KURUCUSU ADMİN
SİTE KURUCUSU ADMİN
h@z@rd


Mesaj Sayısı : 402
Rep : 5500
Rep Gücü : 18143
Nerden : geldik gidiyoruz
Kayıt tarihi : 24/07/09
Yaş : 43

KANAMA VE İLKYARDIM Empty
MesajKonu: KANAMA VE İLKYARDIM   KANAMA VE İLKYARDIM Icon_minitimeC.tesi Ağus. 01, 2009 9:50 am



KANAMA NEDİR?

Bu soruyu yanıtlamak için yine ilkyardıma giriş konusuna dönelim. Hani şu bedenimizi apartmana benzettiğimiz konuya… Ne demiştik? (aşağıya aynen aldım)

Bu apartmanın;

Temiz su tesisatı ATARDAMAR(ARTER), kirli/atık su tesisatı TOPLARDAMAR(VEN), elektrik tesisatı SİNİR SİSTEMİ, elektrik donanımının bulunduğu oda da BEYİN olsun.

Sekiz katlı bir apartmanı düşünelim: Şehir suyu apartmanın önüne kadar bir büyük boruyla gelmiştir. Bu boru apartmanın içine daha küçük borulara bölünerek, sekizinci kattaki dairelere kadar dağılmıştır. Kirli sular ise borular vasıtasıyla sekizinci kattaki dairelerden başlayarak zemine/aşağı doğru akar; birçok boru aşağı doğru birleşerek apartmandan tek bir boru olarak çıkar. Yani apartmanın girişinde bir temiz su borusu ile bir de kirli su borusu vardır. Biri temiz suyu apartmana taşırken diğeri kirli suyu apartmandan dışarı taşır. İşte bu giriş çıkış yerini kalp olarak düşünün. Aynı zamanda alt kattaki suyu üst kata göndermek için gerekli olan pompanın görevini de üstlenen kalpten, temiz su tüm apartmana pompalanmaktadır. Ve bu su apartmanın her dairesine ve daire içindeki çeşitli odalardaki(mutfak, banyo vb) musluklara daha küçük borularla (vücuttaki kılcal damarlar gibi) kadar gitmektedir. Aynen kanın, kalpten büyük damarla çıktıktan sonra parmaklara ve iç organlara doğru küçülen damarlarla(kılcal damar) vücuda dağılması gibi. Vücuttaki atardamarlar ve toplardamarlar bütün vücudu yan yana kat ederler; aynen apartmanlardaki temiz ve kirli su boruları gibi. Apartmandaki su tesisatları ile vücudumuzdaki kan damarları arasındaki benzerliği anlattıktan sonra en önemli farkı hatırlatmakta yarar var. Kesinti olmadığı sürece, apartmana şehir şebekesinden sürekli su gelmektedir. Oysa dışarıdan doğrudan giriş çıkış olmadığı için vücudumuzdaki kan miktarı sabittir. Yani dışarıdan içeri kan girmez içeriden dışarı kan çıkmaz. Vücudumuz çok tasarruflu davranıp, kanı arıtarak kullanmaktadır. İki arıtma sistemi vardır, kan bu arıtma sistemlerinden geçerek temizlenir. Bu arıtmalardan biri akciğerler diğeri de böbreklerdir. Kan akciğerleri dolaşırken vücuda yaramayan karbondioksit gazını akciğerlere verir ve akciğerlerden ihtiyacı olan oksijen gazını alır. Böbreklerden geçerken de hücrelerden topladığı her türlü atığı böbreklerde bırakır (elimizi yıkadığımızda, yıkandığımızda, çamaşır-bulaşık yıkadığımızda musluktan akan temiz su kirlenerek lavabolardan pis su olarak akıp kanalizasyona karışıyor ya… Kanın içindeki kir olarak adlandırabileceğimiz şeyler hücrelerden gelen atıklardır bunlar böbrekte temizlenir; apartmanımıza böyle bir arıtma tesisi yapsak demek ki bizde suyu tekrar kullanabiliriz).

Vücudumuzdaki bu sabit kan miktarı (ortalama bir genç yetişkinde 6 litre olduğu varsayılıyor) azalmaya eğilimlidir. Terlediğimizde, nefes alıp-verdiğimizde, böbreklerdeki atıkların idrar olarak atılmasıyla bu 6 litrelik miktar azalır. Bu eksikliği fark eden vücut susama mekanizmasını devreye sokar. İhtiyacımızı karşılamak için su içeriz ya da sulu yemekler tüketiriz.

Demek ki kirli olsun temiz olsun sular boruların içinde dolaşmaktadır. Diyelim ki bir gün mutfakta ki su borunuz delindi; deliğin büyük ya da küçük oluşuna göre suyun nasıl fışkırdığını hatırlayın. İşte vücudumuzdaki damarlarda bulunan kanın herhangi bir yaralanma nedeniyle damarın yırtılması/kesilmesi sonucu damardan dışarı fışkırması/akması KANAMAdır. Kanın akışını gözümüzle görebiliyorsak buna DIŞ KANAMA denilir. Eğer kanamayı gözle göremiyorsak buna İÇ KANAMA denir. Yine evden örnek verelim: alt kattaki komşunuz banyosunun tavanının ıslak olduğunu söyledi oysa sizin görünürde patlak borunuz yok. Tamirciyi çağırdınız, fayanslar kırıldığında duvarın ıslak olduğunu, sonra bir borunun çürüyüp delindiğini suyun buradan aktığını gördünüz. İşte bu gözle görülmeyen ama bazı belirtiler(duvarların ıslanması) ile kendini gösteren bir boru patlamasıdır. Vücudumuzdaki damarlardan biri herhangi bir hasar sonucu zarar görüp yırtıldığında; vücudun içine doğru kanadığında gözle göremeyiz ama belirtileri sayesinde fark edebiliriz. Hele ki vücudun maruz kaldığı vurma, çarpma, darbe söz konusuysa; ya da kişide kalp-damar hastalığı, yüksek tansiyon(=kan basıncı) varsa… Belirtiler, kanın azalması ile ilgili bedende ortaya çıkan sorunlardır.

Kanama belirtileri nelerdir?

Yine apartmanımıza dönelim. Diyelim ki sular kesik ve depodan kullanıyoruz. Aynen vücudumuzdaki sabit kan miktarı gibi depodaki suyun miktarı da sabittir. Boru patladığında depodaki su ne olur? Azalır! Bu durumda yıkanacak kadar suyunuz kalmaz, çamaşır da yıkayamazsınız, azaldığı için hemen biter.

Bedenimizde bir kanama olduğunda neler olur dersiniz?

20 yaşında, 170 cm boyunda, 70 kg ağırlığında bir delikanlıyı ele alalım, ortalama 6-7 litre civarında kanı vardır. Herhangi bir hastalığı yok, havanın da terletmediğini/üşütmediğini varsayarak oluşabilecek kanamaları inceleyelim:

1) Parmağını bıçakla 1-2 cm derinlikte kesti. Damarlar ince olduğu sürece hiçbir şey olmaz. Evdeki borumuz patladığında hemen borunun delik kısmına bastırdığımız gibi, kanayan yerin üzerine diğer elinin parmakları ile bastırdığında kısa sürede kanama durur.

2) Kolunun kesildiğini düşünelim önkolu ise, 1-2 cm kesi oldu ve damara denk geldiyse deriye yakın olduğundan toplardamarlar kesilebilir; parmağa göre kısa sürede biraz daha fazla kanar yine kanayan yerin üstüne hemen bastırıldığında kanama kısa sürede durur. Eğer yaralanma 4-5 cm derinlikte ise atardamarlar kesilebilir ve fışkırarak kanar. Atardamar kesildiğinde yine kanayan damarın üzerine bastırmak gerekir. Ancak bu sefer daha uzun süre bastırmak önemlidir çünkü atardamar fışkırarak kanadığı için pıhtılaşma süresi uzar.

Bu anlatılanlardan ulaşacağımız sonuç: eğer kanayan damar toplardamar ise kanama daha yavaştır; ancak damarın çapı büyüdükçe aynı sürede kanayan miktar artar. Toplardamarlar deriye daha yakın olduklarından kesiklerde genellikle ilk önce onlar kanar. Atardamarlar biraz daha korunaklıdır yani derindedir ancak derin kesiklerde fışkırarak kanadıklarından kısa sürede yine damarın çapına göre fazla kan kaybı olabilir. Çünkü, vücudun her yerine ulaşabilmesi için kalp atardamarlardaki kanı yüksek tazyikle pompalar. Oysa toplardamarda böyle bir tazyik yoktur. Çok meraklıysanız başka bir bilgi: atardamar kanı parlak kırmızı iken toplardamar kanı daha koyu renklidir. Aslında bu bilgiler çok önemli değildir. Önemli olan kanama varsa en kısa zamanda vücuttaki miktarın azalmaması için kanayan damara baskı yapılarak kanamanın durdurulmasıdır.

Kanamanın belirtilerine geçmeden kanın ne işe yaradığını bir hatırlayalım:

Kan başımızdaki saç telinden ayak parmağımızdaki tırnağımıza kadar vücudumuzdaki bütün hücrelere gider. Bu hücrelere şeker, oksijen, ve diğer gerekli elementleri taşır. Getirdiklerini hücreye bırakırken hücreden çıkarken atıkları alırlar; yani hücreye girerken atardamardır çıktığında ise toplardamar olur. Bir hücreye kan gitmezse hücre bir süre sonra ölür. Oksijenin ve şekerin en çok ihtiyaç duyulduğu organ beyindir. Hatırlarsanız 5 dakika oksijen olmazsa beynin çalışması aksıyor 10 dakika sonra ise beyin hücresi ölmeye başlıyordu. Demek ki beyin hücreleri sadece oksijensiz kaldığında ölmüyor, oksijeni ve şekeri taşıyan kan olmazsa beyin yine ölüyor. Patlak bir boru nasıl depodaki suyu saatler içinde boşaltırsa, kanama da vücuttaki kanın boşalmasına neden olur. Azalan her miktar önce beyni, kalbi sonra böbrekleri iflas ettirir. O halde bir kanama varsa ilk hedefimiz akan kanın durmasını sağlamak olmalıdır.

DİKKAT: Hemofili denilen kanı pıhtılaşmayan kişilerde kanamayı durdurmak ve en kısa zamanda hastaneye götürmek sağlıklı bir insandan daha önemlidir. Ne yaparsanız yapın kanamayı durduramazsınız. Hastane tedavisi şarttır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KANAMA VE İLKYARDIM
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» KANAMA BELİRTİLERİ
» İLKYARDIM MALZEMELERİ
» İLKYARDIM NEDİR? (detaylı)
» İLKYARDIM BÖLÜM KURALLARI
» İLKYARDIM HAKKINDA PRATİK BİLGİLER

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HAZARDTÜRK :: İLKYARDIM :: İLKYARDIM HAKKINDA BİLGİLER-
Buraya geçin: